PERSEPOLİS: KRALLAR KENTİ
تخت جمشید
پرسه پلیس
İnşasına M.Ö. 515’de Büyük Darius
tarafından başlanılan Persepolis’in yapımı 150 yıllık bir zaman içinde
tamamlanmıştır. Pers ülkesini simgelemekteydi ve aynı zamanda Ahameniş imparatorluk
anlayışının yansımasıydı. Yönetim merkezi olarak rol oynuyor, büyük şenliklerde
kullanılıyordu. Yeni gelen kral selefinin sarayında oturmaz, kendisi için yeni
bir saray inşa ettirirdi. Bu sebeple tesisten çok sayıda saray yer almaktadır.
İran hükümeti 1924 de Profesör E.
Herzfeld’i Persepolis’de yeniden esaslı surette incelemeler yapmaya memur
etmişti. Herzfeld’in raporu dört yıl sonra kitap halinde Berlin’de
neşredilmiştir.
Aşağıda tesisin arkeologlarından Erich F. Schmidt’in Persepolis
adlı eserindeki planını görüyorsunuz.
,
Bu plan doğrultusunda bu görkemli saray
kompleksinden kısaca bahsetmek gerekirse; Şiraz kentinin 57 km. doğusunda
bulunan Kuh-i Rahmet dağının eteklerinde, yerden 15 m kadar yükselen yapı
yaklaşık 450x300 metre boyutlarındaydı. Hazine odasında bulunan yazıtlardan anlaşıldığı
kadarı ile şehir birkaç aşamada kurulmuştu.
Darius ilk önce zemini düzleştirdi ve
seti planladı, daha sonra güneydoğuda hazine odası inşa edildi. Hazine
odası, ganimetlerin ve Persler için dini bir kutlama olan, aynı zamanda kralın
da yüceliğini perçinleyen Yeni Yıl Festivali’nde (Nevruz) gönderilen yıllık
vergilerin depolanması için kullanılırdı.
|
Hazine Odası |
Kare biçimli kabul salonu apadana,
hazine odasının kuzeybatısında idi. Salonun doğuya bakan basamaklarında, 23
heyetten insanı krala armağanlar verirken resmeden kabartmalar bulunur.
Konuk elçiler üç sıra halinde tasvir
edilmiştir. Her ülkenin elçileri bir selvi ağacı ile diğer ülkelerin
elçilerinden ayrılmıştır.
|
Hayat Ağacı |
Her gruba bir kişi başkanlık etmektedir.
Bir Pers veya Med muhafız da onlara rehberlik etmektedir.
|
Muhafız
Bu kabartmalarda her ülkenin kültürel
önemi ve geçmişi göz önünde tutulmuştur. Örneğin Medler, Elamlar, Babilliler,
Asurlar diğer ülkelere kıyasla daha üstün ve önemli olduklarından ön sıralarda
gösterilmiştir. Persler ise kendi imparatorluklarının kurucuları olduklarından
vergi vermekten muaf tutulmuş, bu nedenle de hediye getirenler arasında
gösterilmişlerdir.
Kuzey merdivenin orta kısmında üç levha
bulunmaktadır. Bu levhalarda Pers, Babil ve Elam dillerinde yazılar vardır.
Doğu merdivende de iki levha vardır. Güneydekinde Babil ve Elam, kuzeydekinde
ise Persçe yazılar vardır. Yazıların her iki tarafında bir Pers bir de Med
olmak üzere sekiz yüksek rütbeli subay yer almaktadır. Bu yazılar Kserkses
zamanında yazılmış ve onun yaptığı işleri anlatmaktadır.
Merdivenin sol korkuluğunda 23 sahne üç
sıra halinde yer almaktadır. Üst sıra yedi sahneden oluşur ve şu ülkelerin
temsilcileri yer almaktadır: Med, Suse, Harat, Harauvatis, Mısır, Part,
Asagarta.
Orta sırada altı sahne vardır. Her
sahnede ayrı bir ülkenin elçileri gösterilmiştir: Ermenistan, Babil, Kilikia,
Saka, Gandara,Suguda
Alt sırada yer alan ülkeler: Suriye,
Kappadokia, İyonia, Bactry, Hindistan, Trakya, Zaranka, Libya,Habaşistan .
|
Ksenophon İÖ 4. Yy da şöyle yazar “Bütün
halklar eğer Kyros’a topraklarının en güzel ürünlerini, en güzel hayvanlarını
veya sanat eserlerini göndermezlerse gözden düşeceklerine inanırlardı.”
Apadana Sarayı yüksek sütunları, değişik
biçimde hayvan başlı sütun başlıkları ve sayısız kabartmaları ile Persepolis’in
başta gelen saraylarından birisidir. Etrafındaki teraslar ve odalarla birlikte
15000 metrekarelik bir alana yayılır.
Toplam 72 tane olan avlu ve teras
sütunlarından bugün sadece 13 tanesi ayaktadır. Diğer 69 sütunun bir kısmı
Büyük İskender tarafından M.Ö. 331 yılında Persepolis yakıldığında tahrip
edilmiş, bir kısmı da yaklaşık 2500 yıllık bir zaman içindeki doğal aşınma ve
insanların tahribi neticesinde yıkılmışlardır. Geçtiğimiz yüzyılda bu 13
sütunun da bir kısmı çevredeki köylüler tarafından değirmen taşı yapmak için
kesilip götürülmüştür.
|
Apadana Sarayı |
|
Apadana sarayının rekonstrüksiyonu |
Bayramlar ve yılbaşı törenleri bu sarayda
yapılırdı, yabancı ülkeden gelen elçiler de kral tarafından bu sarayda kabul
edilirdi.
Duvarların iç tarafı motifli mozaikler
veya fresklerle süslenmiştir. 1940 yılında yapılan kazılarda çok miktarda
mozaik ve fresk örneklerine rastlanmıştır. Mozaikler üzerinde çivi yazısına çok
sık rastlanmaktadır. Mozaiklerden biri üzerindeki on iki satırlık çivi
yazısından Xerxes’in Tanrı Ahuramazda’dan kendisi ve ülkesini koruması için
dilekte bulunduğu anlaşılmaktadır.
Persepolis’in kuzey kısmında 1956 yılında
yapılan kazılarda, üzerinde iki kartal başı bulunan büyük bir sütun başlığı
çıkarılmıştır. Persler kartalın kudret ve zafer sembolü olduğuna inanırlardı.
Bu inanca dayanarak bayrakları üzerine kartal motifi yapmışlardır.
|
Çifte grifon başı |
Apadana bahçesinin kuzey-doğu köşesinde
1942 yılında yapılan kazılarda, aslan başlı büyük bir sütun başlığı
bulunmuştur. Burada aslan hücum eder vaziyettedir. Ağız açık, dil dışarı
sarkık, dişler de belirgin bir şekilde gösterilmiştir. Aynı özellikleri Hitit
aslanlarında da görmekteyiz, bundan başka bir de boğa başlı sütun başlığı
vardır.
Üzerlerinde hayvan kabartmaları bulunan
bu başlıklar Apadana’nın orta avlu ve balkonlarına aittir. Çünkü bu tür
başlıklara Persepolis’in diğer yapılarında rastlanmamıştır.
Tachara, I. Darius’un kendi sarayı için seçtiği isimdir ve kralın kışlık
sarayıdır. Saray Persepolis’te yapılar için oluşturulan terasta inşa edilen ilk
binaydı ve kralın ölümünden önce tamamlanmıştı. Resmi törenlerden çok seremonilerde
kullanılıyordu. 1160 metrekarelik bir alanı kaplayan yapı kentteki en küçük
saraydı. Tachara’nın üzerinde bulunan yazıta göre, buranın Büyük Darius
tarafından yapıldığı yazmaktadır. Yazıtta; Darius, atalarının adlarını
saydıktan sonra Ahura Mazda’yı övmekte, her şeyi ona borçlu olduğunu
söylemekte, Ahura Mazda’nın lütfu ile hâkim olduğu memleketleri saymaktadır.
|
Önde Tachara arkada Apadana
|
Darius’un varisi 1. Kserkses, babasının
yapım projelerinin bazılarını devam ettirirken yeni projeler de üstlendi.
Apadanayı bitirdi ve güneyine, Darius’un Sarayı adı verilen küçük bir
saray yaptırdı. Kserkses, kabul salonunun kuzeyine kendi adıyla da bilinen “Bütün
Ulusların Kapısı”nı yaptırdı. Kapının
yüksekliği 11 metredir.
|
Bütün Ulusların Kapısı |
Batı yönünde bir çift boğa tarafından
korunan kapıyı, doğuda sakallı insan şeklinde boğa (lamassu) figürleri bekler.
|
Lamassu
|
Doğu ve batı kapılarının alınlıklarında
çivi yazısı ile yazılmış eski Persçe, Elamca ve Babil dilinde eşanlamlı üç
yazıt vardır. Bu yazıtlardan avlunun Xerxes zamanında tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Yazıtlarda Kserkses’in “Bu kapıyı ben yaptırdım ki büyün ülkeler ondan
geçiyor.” ibaresi görülmektedir.
Ön kapıda, kente yavaş ve etkileyici bir
giriş sağlayan çift trabzanlı muazzam merdivenler vardır. Kserkses, bu sarayın
iki katı büyüklüğünde, Kserkses Sarayı olarak bilinen ikinci bir yapı
inşa ettirdi.
|
Hadiş Sarayı
|
Taht-ı Cemşid kabartmalarında kral birkaç vaziyette
gösterilmiştir. Ya ateş mihrabı önünde dua eder vaziyettedir. Ya tahtında
oturmakta veya yürümektedir. Yahut da bir aslan veya yarısı kartal yarısı aslan
bir nevi ejder ile mücadele etmekte, onu hançerlemektedir. Büyük kralın,
korkunç hayvanla mücadele ettiğini tasvir eden levhada hükümdarın, Ahura mazda
tarafından yeryüzünde Ehrimen’in zararlı mahlûklarıyla
cenk etmek için gönderilmiş olduğunun ve onun yardımı ile bu mahlûklara galebe
ettiğinin belirtilmek istenildiğinde şüphe yoktur.
Kralı tahtta oturur bir halde tasvir eden
kabartmada, başında krallığın alameti olan Kidaris bulunmaktadır. Bu, üst kısmı
altından geniş bir taçtı. Medya usulündeki elbisesi kırmızı kandis olup
ayaklarına kadar inmektedir. Arkasında ayakta duran köle, başının üzerinde
sinek kovan bir yelpaze tutmaktadır. Bütün kabartmalar, yalnız o zamanki sanatı
değil, saray hayatını da canlandırmaları bakımından çok önemlidirler.
Kabartmaların kullanılması İÖ 1. Bin
yılda sanatsal bir gelenek olarak Yeni Assur döneminde geliştirilmişti. Ancak
Assur ve Ahameniş sanat geleneği arasında kritik bir fark vardı. Assur
hükümdarları genelde halkını zapt ederken resmediliyor ve sunumlar çoğunlukla
şiddet içeriyordu. Ahameniş kralları ise kendilerini halka iyilik eden ve
onları koruyan hayırseverler olarak betimlemeyi seçmişlerdi. Çoğunlukla halkın
huzura kabulü ya da kendilerine itaat edenlerin onlar için düzenlediği tören
alaylarında tasvir edilmişlerdi.
Yukarıdaki kabartmada kralın ziyaretçi
kabul sahnesini görmekteyiz. Hükümdarın karşısındaki kişiler başlarını eğip
elini öper şekilde gösterilmiş, bu kralın karşısında proskynese yapmak
gerekliliğini kanıtlar. Bu bir anlamda hükümdarın otoritesinin tanınmasıdır.
|
Krala bağlı ulusların sırtlarında tahtında oturan kralı taşımalarını gösteren kabartma. |
Alçak kabartmalarda hâkimiyet altındaki
halklar kralın tahtını sırtlanmış, Susa’da ise I. Darius’un heykelini taşırken
betimlenirler. Ancak büyük krala boyun eğmişlerse de bölücülük yaratılmadığı ve
haraç verildiği sürece kral da onların kültürlerine, yerel âdet ve inançlarına
saygılı davranırdı.
Kserkses’in oğlu I. Artakserkses daha
sonra kendi sarayını ve apanadadan sonra ikinci büyüklükte, 70x70 metre
boyutlarındaki heybetli Yüz Sütun Salonu’nu inşa ettirdi. Throne
salonu olarak da bilinen bu yapı Persepolis’in en büyük yapısıydı. Bu yapı
olasılıkla idari işlerin yürütüldüğü yerdi. Apadanadakinin aksine, sütunlar
halkın ve imparatorluğun değil ordunun gücünü anlatıyordu.
Tesiste yer alan bir diğer yapı ise bugün Persepolis müzesi olarak kullanılan Harem’dir. Harem hakkında günümüze ulaşmış fazla bilgi yoktur. Persepolis müzesinden birkaç görüntü:
|
Bronz Trumpet. Önemli diplomatların şehre girişlerinde çalınırmış. |
|
Throne Salonu
Persepolis harabelerinde bulunan
yazıtlar; Asur,Elâm ve Pers dilleriyle ve çivi yazısı ile yazılmışlardı, bu
yazıtlarda binayı yaptıran kralın adı ve Ahura Mazda’ya karşı minnettarlığı
belirtilmiştir.
Ahameniş
kralları mezarlarını da bu resmi alana yaptırıyordu. Saraylardan biraz
yukarıda, yamaçlarda son Ahameniş kralları II. Artarkserkses, III. Artarkserkses
ve III. Darius’a ait mezarlıklar bulunur. Buradan 10 km kadar uzakta Nakş-ı
Rüstem denilen ve bir yazıt sayesinde yalnızca I. Darius’un mezarının
belirlenebildiği bir bölge daha vardır. Harici manzarası haç şeklindedir. Haçın
yüksekliği 24,5 metredir. Büyük Darius ile diğer kralların bu mezarlarına yerli
halkın Nakş-ı Rüstem demeleri burayı Firdevsî’nin Şehnâmesi’nde tasvir
ettiği milli kahramana nisbet etmelerinden ileri gelmiştir. Nakş-ı Rüstem'de mezarlara ilaveten, mezarların alt
kısmında, Sasani krallarına ait olan yedi adet devasa kaya oyması bulunur.
Mezar üzerindeki kabartmalarda bir
yükselti üzerinde duran kral ve Tanrı Ahura Mazda yer alıyor. Büyük Darius I,
Nakş-ı Rüstem kitabesinde “Ahura mazda, yeryüzü nizamının bozulduğunu görünce
onu bana havale etti. Ben de yeryüzüne nizam verdim” diyerek kuvvet ve
kudretini Tanrıdan aldığını açıkça ifade etmektedir. Ahameniş
İmparatorluğunu teşkil eden memleketlerin temsilcileri olarak iki sıra halinde
dizilmiş olan 28 insan, kralın bulunduğu tahtı alttan tutmaktadırlar.
Mezarların önünde, merdivenlerin
çevrelediği, 12 metre yüksekliğindeki Zerdüşt (Yunanca Zoroaster) binası
bulunuyor. Bu yapının Darius zamanından kalma bir ateş tapınağı olduğu
Persepolis’in inşasına katkıda
bulunanlar, Persis’in kraliyet atölyelerinde ve hazine dairesinde çalışanlar,
bunu, köleleştirilmiş savaş tutsakları olarak değil, tersine devlet tarafından
çağrılmış ve ücretleri ödenen işgüçleri olarak yapıyorlardı. Pers
krallarının hizmetinde Yunanlı sanatkârların bulunduğu muhakkaktır. Pelin,
Efesli Teléphanés’in Büyük Darius ve Kşayarşa için çalıştığını haber verir.
Taht-ı Cemşid (Persepolis) kabartmalarında, Efes şehri tapınağındakilere
benzeyen elbiseler görülmesi de bu haberi teyit ediyor. Sus’da bulunan büyük
Darius’a ait kitabe de bu hususu ayrıca belirtmektedir.
Ksenofon’dan öğrendiğimize göre Yunanlılar
Ahameniş kralı sarayında ziynet eşyası olarak altından bir ağaç görmüşlerdir.
Fakat bu sanat eserini takdir edecekleri yerde onu, güneşin ziyasına karşı bir
leyleği bile koruyacak gölgesi olmadığı gibi sözlerle alay mevzuu yapmışlardır.
Persepolis’i İskender’in çevresinden
Diodor şöyle anlatır: “Persepolis, Pers Krallığının ‘anakent’i idi. İskender
onu, Asya’nın bütün kentleri içinde en nefret edilen kent olarak
Makedonyalılara anlattı ve saraylar dışında, yağma için askerlerine bıraktı.
Güneşin altındaki en zengin kenti ve özel evler, zamanın akışı içinde her türlü
konforla donatılmıştı. İç kale hayranlığa değerdi ve üç katlı bir duvar
çemberiyle çevrelenmişti… Taraçanın üzerinde, serpiştirilmiş bir şekilde, büyük
bir lüksle donanmış olarak krallık konutları ve komutanların konutları ve
değerli şeylerin korunması için uygun bir şekilde donatılmış olarak hazine
dairesi bulunmaktaydı.”
Yine bir tarihçi olan Plutarch, MÖ 330’da
Persepolisi fetheden Büyük İskender’in, ele geçirdiği hazineleri 10 bin katır
ve 5 bin deveye taşıttığını söyler. Fakat yakması ile ilgili bir açıklaması
yoktur.
Ahameniş İmparatorluğunun yıkılışı ve bu
görkemli şehrin yanması ile ilgili farklı görüşler vardır. Bunlardan en yaygın
olanı Makedonyalı Büyük İskender’in III. Darius’u mağlup ettikten sonra önce
Babil’i alması ardından İran içlerine yönelip Persepolis’te I. Kserkses’in
sarayını törenle yaktığıdır. Bunun amacı Kserkses’in Yunanistan’da yaptıklarına
misilleme idi.
Çünkü Kserkses Akrapolis’i yağmalamıştı. Diğer bir iddianın kaynağı ise,
İskender’den çok sonra yaşamış olan Firdevsî’inin kaleme aldığı İran Milli
Destanı kabul edilen Şehname’dir. Firdevsî İskender’i Pers imparatorluğunun
varisi ilan ederken İskender’in de annesinin Pers olduğunu söyler. Pers
İmparatorluğunun varisi olduğu iddiasını destekleyen görüşler fazladır, zira
İskender davranışlarıyla adeta bir Doğu despotuna dönüşmüş, Pers hükümdarları
gibi davranarak Pers geleneklerini benimsemeye başlamıştı.
|
Büyük İskender'in şehri yakışının temsili |
|
Büyük İskender- İstanbul Arkeoloji Müzesi |
Sonuç olarak bu şehir İskender tarafından
yakılmış mıdır bilinmez ama yandığı bir gerçektir, çünkü bu alanda çalışma
yapan arkeologlar elde ettikleri bulgular doğrultusunda bu karara varmışlardır.
Persepolis, İslam devriminden sonra, temsil ettiği köhnemiş değerler nedeni
ile mollalar tarafından yıkılmak istendi ancak dönemin Fars eyaleti valisi
halkı toplayarak bu yıkıma engel oldu. Persepolis bugün İran’ın en çok ziyaret
edilen turistik bölgesidir. Eski kentin yıkıntıları Pers imparatorluğunun
görkemini simgeliyor.
|
|
Apadana merdivenlerinde Perslerle Medler el ele
|
|
Krala hediye sunan bir Ermeni |
Başının üzerinde; İyi düşün, Sağda;İyi Konuş, Solda ise İyi Davran yazmaktadır.
|
Dareikos denilen bir para birimi darp etmişlerdir. Herodot’un anlattığına göre,
Persler vergi geliri olarak diğer halklardan aldıkları paraları eritip tekrar
para olarak basıyorlardı.
|
|
Ernst Emil Herzfeld |
(Nazlou)
(Toteva)
Ehrimen, Zerdüştlük inanışında, kötülük ve karanlıkları temsil eder.
(Toteva)
(Casabonne)
Kaynakça
Casabonne,
O. «Akamenid İmparatorluğu-Büyük Kral ve Persler.» ArkeoAtlas 6, (2007):
20-35.
GÜNALTAY, Ord. Prof. M. Şemseddin. İRAN TARİHİ
I.CİLT EN ESKİ ÇAĞLARDAN İSKENDER'İN ASYA SEFERİNE KADAR . ANKARA: TÜRK
TARİH KURUMU YAYINLARI , 1987 .
http://tr.wikipedia.org/wiki/III._Aleksandros.
Milliyet. Dünyanın Bütün Harikaları. 2000.
sy:80-81.
Nazlou, Kourush Hormoz. «"Persepolis Apadan
Sarayı" Tez.» İst. Ün. Ed. Fak. Klasik Arkeoloji Bölümü, 1978.
Schmidt, Erich F. Persepolis 1-
Structures-Reliefs-Inscriptions . The University Chicago Press
TANYU, Prof. Dr. Hikmet. Tarih Boyunca Yahudiler
ve Türkler 1. Kitap. Yağmur Yayınları , 1976. sy: 94-95 .
Toteva, Galya D. «Pers Kentleri ve Sanatı-On Binlerin
Düşü.» Arkeoatlas 6 (2007): 36-53.
Wiesehöfer, Josef. Antik Pers Tarihi . Telos
Yayınları , 2003.